|
Site İstastiği |
|
|
şu ana kadar 66300423 sayfa izlenimi aldık. Başlangıç: 01/02/2003
|
|
|
|
| |
Gönderen:huseyin Tarih: 26/12/2024 23:22
STRES HAKKINDA BİLDİKLERİMİZ-BİLMEDİKLERİMİZ
Dr. Hüseyin Kâmi BÜYÜKÖZER
Ne yazık ki Stres günümüzde, günlük hayatın önemli bir parçası haline gelmiştir. İnsan hayatının tüm yönlerini, kişinin normal işlevlerini ve yaşam kalitesini etkileyebilmektedir. “Hatta strese uzun süre maruz kalmak, bireyde çeşitli sağlık sorunlarının ortaya çıkmasına yol açabilmektedir”. Araştırmalar, uzun süreli stresin insan sağlığı üzerinde negatif etkilerinin olduğunu ortaya koymaktadır.
Yaşamın her alanında karşılaşılan stres, bireylerin bir zorluk ya da tehdit olarak algıladıkları durumlara karşı göstermiş oldukları içe dönük bir tepki olarak ya da çevresiyle etkileşim sonucu bazen zaman baskısı, bazen beklenmedik bir olay veya tepki sonucunda maruz kalınan bir durum olarak tanımlanabilir
Araştırmalar uzun süren stresin günümüzde, başlıca ölüm nedenleri arasında yer alan kalp, damar ve dolaşım sistemi hastalıklarının oluşmasında önemli bir etkisinin olduğunu ortaya koymaktadır. Stres ile ilgili çalışmalar, stresin ruh sağlığıyla güçlü bir ilişkisinin olduğuna işaret etmektedir. Stres algısı ve stresli olaylara maruz kalma, sigara, alkol, uyuşturucu gibi madde kullanımı ve madde bağımlılığı riskini de artırmaktadır.
Stres, sadece beden sağlığını ve psikolojik sağlığı değil, aynı zamanda bireylerin günlük tutum ve davranışlarını da olumlu veya olumsuz etkileyebilmektedir. Stres, organizma için daima olumsuz bir faktör olarak değerlendirilmemelidir. Stres koşulları, bireyin kapasitesini engelleyebilirken diğer taraftan kapasitesini ortaya koymasını da sağlayabilmektedir. Hafif düzeydeki stres, kişi için uyarıcı olabilmekte, kişiyi harekete geçirebilmekte ve motive etme işlevi görebilmektedir. Bununla birlikte yukarıda da ifade edildiği gibi stresin düzeyi arttıkça, birey için psikolojik, fiziksel ve davranışsal sorunlar görülebilmektedir.
Bazı araştırmacılar tarafından, stres kavramını iyi stres ve kötü stres olarak iki yönü de kapsayacak şekilde kullanılmıştır. Organizmanın davranışta bulunması, çalışması ve gelişmesi için gereklidir. Bir diğer ifadeyle yararlı stres; engeli aşmak, problem çözmek için gereken psikolojik ve bedensel güçlerin toplamından oluşan bir motivasyondur. Stres, organizmanın yaşamının her döneminde görülebilmektedir. Kişinin gelişmesi ve kişisel doyum için faydalı strese gerek olabilmektedir.
SONUÇ ve ÖNERİLER
Stresten zarar ya da fayda görmek, büyük ölçüde kişinin kendisine bağlıdır. Çünkü stres tepkisi, kişiyi psikolojik ve fizyolojik olarak tehdit eden bir ağırlık olabildiği gibi, yaşamın güçlükleriyle baş edebilmede enerji veren bir güç de olabilir. Birey stres yaşadığında, beden otomatik olarak tepki vermeye başlar; kalp atışı hızlanır, terler, nefes alışverişi hızlanır, kas gerilimi artar. Kısacası vücut, teyakkuz haline geçer. Bu teyakkuz haliyle yani stresle başa çıkmak mümkündür. Bireyin yaşadığı stresin çok büyük bir kısmı, olayın veya durumun kendisinde değil o olaya veya duruma yüklediği anlamdadır.
Stres yönetimi için bedende ve zihnindeki değişimlerin farkında olunmalıdır. Bununla birlikte strese yol açan düşünce kalıplarını kullanmamak ya da olabildiğince az kullanmak faydalı olacaktır. Doğru nefes alıp vermek suretiyle aslında bedene her şeyin yolunda olduğu mesajı verilebilir. Bunun yanında stresle başa çıkmada en önemli yöntemlerden biri de düzenli spor ve egzersizdir. Çünkü kaslar düzenli egzersizle rahatlar, nefes alışverişi düzelir ve spor daha sağlıklı düşünmeye ve hissetmeye yardımcı olur. Pasif ve hareketsiz bir yaşam sürmek, stresi sürdürülür hale getirir.
Dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta ise düzenli ve yeterli uyku ve sağlıklı beslenmedir. Uykusuzluk ya da düzensiz uyku ve sağlıksız beslenme, kısır döngü halinde birbirlerini besleyerek daha çok strese neden olabilir. Zamanı etkili kullanmak da stresle baş etmede etkili bir yöntemdir. Bir diğer stres yönetimi tekniği de belirsizlikleri ortadan kaldırmaktır. Belirsizlik, en önemli stres kaynaklarından biridir. Yaşamdaki belirsizlikleri azaltmak, kontrol edilebilen kısımları kontrol edebilmek stresi azaltacaktır. Stres yönetimi için özetle aşağıdaki maddeler önerilmektedir: “Hayır” diyebilmek, Aşırı mükemmeliyetçi olmamak, Paylaşmak, biriktirmemek, Hobi edinmek, kendine zaman ayırmak, Spora ve sağlıklı beslenmeye önem vermek, Bedenine iyi bakmak, Nefes egzersizini ve gevşemeyi öğrenmek, Sevdiklerine zaman ayırmak, İbadet hayatını devam ettirmek, Dinlenmeyi ihmal etmemek.
Günlük hayatta konsantrasyon kaybı, bazı şeyleri hatırlayamamak birçok kişinin başına gelen olaylardır. Unutkanlik bazen bir süre sonra bu durumlar geçer ve kişiler eskisi gibi olur. Bazen gerekli tedbirler alınmazsa, bazı şeyleri hatırlayamama durumunun ilerlemesi ile zamanla Alzheimer rahatsızlığı görülebilir. Bu durumun görülmemesi için, hafızayı güçlü tutmakta, çeşitli şifalı bitkilerden yararlanmakta fayda vardır. Fakat en mühimi insanoğlunun hayatı boyunca sürdürdüğü yaşam sisteminin niteliği ve niceliğidir.
Beyin, beyincik, omurilik soğanı, omurilik merkezi sinir sistemini meydana getirir. Merkezi sinir sistemi bütün vücudu saran ağları ile görme, dokunma, işitme, tat alma, koklama, hafıza, düşünce ve hareketlerimizi düzenleyen ve kontrol eden bir yapıdır.
Etkilediği alanlardan da görüleceği üzere merkezi sinir sistemi ve sistemlerde meydana gelen rahatsızlıklar önemlidir ve bütün vücudu olumsuz yönde etkiler. Sinir sistemi ile ilgili bazı hastalıklar şunlardadır: Sara, beyin damarı hastalıkları, unutkanlık, baş dönmesi ve denge bozuklukları, beyin kanaması.
Beyin ve hâfıza üzerinde çalışan uzmanlar, genellikle beynin ihtiyaç duyduğu oksijen, glikoz ve bazı enzimlerin yeterli miktarda sağlanamamasını, stres ve gerginlik gibi sebeplerle beynin enerjisinin hemen tükenmesinden dolayı çalışma akışının düzensizleşmesini, sadece bazı meseleler üzerine yoğunlaşmadan ötürü beynin bir bölümünün âtıl bırakılmasını ve sistemsiz düşünme alışkanlığını hemen akla gelebilecek sebepler olarak saymaktadırlar.
İki çeşit unutkanlık görüyoruz. Birincisi basit unutkanlık; geriye dönüşü olan düzelebilen unutkanlık. Daha çok stres ve depresyonla oluşuyor. İkincisi ise kötü huylu unutkanlık. Hafıza kaybı, yani ‘Alzheimer’ hastalığı gibi beyindeki ağır hücre yıkımıyla ilgili oluşuyor. Beyindeki hücreler arası enerji transferinin bozulması, hücrelerin bilgileri kaydetme, tekrar çağırabilme, bilgileri depolayabilme özelliklerinin bozulması “unutkanlık” olarak tanımlanıyor.
Zihin yorgunluğunu yenmekte dengeli beslenme çok önemli rol oynuyor. Dengeli beslenme, çok yönlü bir kavram olarak yorumlanmalıdır. Maddi ve manevi olarak beden ve ruhumuzun ihtiyacı olan maddelerin Rabbimizin bizden istediği nicelik ve nitelikte olması keyfiyetini mutlaka ön planda tutmalıyız. Bir yandan manevi tatminsizliklerle dolu stresli bir hayat, bir yandan Allah’ın rızasına uygun olmayan dengesiz, helal tayyib şartlara uygun olmayan bir beslenmenin beden ve ruhumuzda yapacağı bir çok tahribatın içinde hafıza kaybı, insanı ölmeden öldüren, çok acı bir sonuçtur. Genelde yaşlılar için büyük bir sorun olan unutkanlık, artık gençlerde de görülüyor.
Hâfızayı Takviye Eden Sebepler
Hâfızayı zayıf düşüren illetlere mukabil, onu kuvvetlendirecek sebepler de mevcuttur. Bunların başında Allah’ın rızasına uygun, düzenli bir hayat, disiplinli bir çalışma, sistemli ve sürekli bir düşünsel ve zihinsel meşgale gibi hususlar gelir. Uzmanlara göre, “Beyin çok çalışırsa yorulur.” kanaati yanlıştır. Beynin yorulmasının sebebi onu çok çalıştırmak değil, yanlış kullanmak ya da onu hareketsiz bırakmaktan kaynaklanan hantallaşmadır. Evet, beyin çok çalışmaktan dolayı yorulmaz; aksine çalıştıkça gelişir, daha verimli hale gelir. Beyni yoran ve körelten çalışmak değil, boş durmak, düşünmemek, tefekkür etmemek, zararlı istikamette kullanmak ve iş yapmamaktır. Kullanılmayan organların köreldiği gibi hâfıza da doğru bir şekilde sürekli işletilmezse dumura uğrar.
Hafıza gücünü artırmak için, dengeli beslenmek, temiz havada egzersiz yapmak, bitkilerin şifalarından yararlanmak mümkün. Ancak ekseriya göz ardı ettiğimiz, bir diğer önemli yapılması gereken iş, dini hayatımızı tekrar gözden geçirerek, bugüne kadar ihmal ettiğimiz Allah’ın bizden istediği ibadet hayatımızı onarmak. Kısaca Helal ve Tayyib bir yaşam sistemine dönüş yapmak. Unutmayalım ki en büyük Hafız Rabbimizdir. O ise bize ‘şah damarımızdan daha yakın olduğunu bildiriyor’. Fakat bu yakınlıktan ekseriya habersiz gibi yaşıyoruz. Biran evvel bu yanlışlığımızı gidermeye çalışmalıyız. Rabbimiz de bu konuda bizi ikaz ediyor:
“Sana vahyedilen Kitabı oku ve namazı kıl. Muhakkak ki namaz hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah’ı anmak elbette en büyük ibadettir. Allah yaptıklarınızı bilir.” (Ankebut 45)
“O halde beni anın ki, ben de sizi anayım. Bana şükredin de nankörlük etmeyin. (Bakara 152)
“Ey îmân edenler! Allah’ı çokça zikredin!” (Ahzap 41)
“Allâh ’ın sizlere rızık olarak verdiği şeylerden helâl ve tayyib olarak yiyiniz! Eğer gerçekten Allâh ’a ibadet ediyorsanız, Onun vermiş olduğu nimetlere teşekkür ediniz” (Nahl 114)
Zihin Yorgunluğuna, Unutkanlığa, Hafıza Kaybına Şifa Veren Bazı Gıdalarımız:
Allah’ın yarattığı öyle nimetleri var ki eksiklikleri hafıza yorgunluğundan, hafıza kaybına, Alzheimer hastalığına kadar rahatsızlığa sebep olabiliyor veya bir başka sebepten meydana gelen bu arızalara şifa verici etki sağlıyorlar. Kısaca bu vesile ile bu nimetlerden söz edelim.
Bal: Karabiber bal karışımı ile de hafızanızı güçlendirmeniz ve bu şekilde unutkanlıkgiderilebilir.
Çörek otu: Çörekotu içerisindeki maddeler ruhsal-zihinsel rahatlama, iyileşme ve denge sağlar. Buna bağlı olarak dikkat dağınıklığı, ruhsal sıkıntı, zihin zafiyeti, ruhsal çöküntü, uyku bozuklukları önlenir, kişi canlılık kazanır
. Ceviz: Her gün bol miktarda ceviz yenilmesi, hafızayı canlı tutmaktadır. Görüntü olarak da beyni andıran bir özellik taşıması, dikkat çekicidir. Konsantrasyon güçlüğü için etkilidir.
Üzüm: Özellikle kurutulmuş üzüm dimağı kuvvetlendirir. Sınav dönemlerinde öğrenciler için bulunmaz bir besin kaynağıdır. Unutkanlık için her gün yenilmelidir
Soğan: Kan dolaşımını sağlayıcı ve kanı temizleyici etkiye sahiptir. Damarda tıkanıklık yapan maddelerin fonksiyonlarına engel olur. Beyinsel faaliyetleri artırır. Zihin yorgunluğuna iyi gelen soğan, adeta C vitamini deposu. Mikroplara karşı vücut direncini güçlendirirken, damar sertliği, grip, astım ve soğuk algınlığı gibi hastalıklara karşı vücudu koruyor. Böbreklerde taş ve kumların düşürülmesinde de önemli rol oynuyor.
Sarmısak: Sarmısak fizyolojik yaşlanmayı ve yaşlanmaya bağlı hafıza kaybını yavaşlatıyor
Biberiye: Dolaşım sistemini düzenleyici ve zihin açıcı etkisi bulunuyor.
Karanfil: Çay gibi demlenip tatlandırılarak içildiğinde hafızayı kuvvetlendiriyor, zihni açıcı ve unutkanlığı geçirici etli gösteriyor. Bu çay, kalp çarpıntısına iyi geliyor. Ayrıca, dişleri kuvvetlendirici etkisi de var.
Ahududu: İnsana zindelik verir. Zihinsel yorgunluğu giderici özelliğe sahiptir.
Kırmızı biber: İçerdiği bolca C vitamini sayesinde, uyarıcı etki göstermektedir. Özellikle acı olanı tercih edilmelidir. Dimağı kuvvetlendirici olmasının yanı sıra, soğuk algılındığında meydana gelen ağrıların giderilmesi için de iyi bir kaynaktır.
Buğday: Buğday unu; konsantrasyon bozuklukları ve ilgisizlik gibi durumlarda, dikkat eksikliğinde öğrencilerin yardımcısı olarak düşünülebilir. İçerdiği E vitamini sayesinde de hücrelerin yenilenmesinde rol oynar ve birçok mineralleri de içermektedir.
Kereviz: Unutkanlığı ve sinir yorgunluğunu giderir, idrar sökücü özelliği var. B vitamini, demir ve kireç içeren kereviz, böbrek taş ve kumlarının düşürülmesine yardım eder, kan ve süt yapar, karaciğeri temizler. Şeker, yüksek tansiyon ve romatizmada da faydalıdır.
• Ciğer: Kuzu ciğeri en çok B12 içeren gıdalar arasında ilk sıralarda gelmektedir. Kuzu ciğeri aynı zamanda demir, fosfor, bakır, çinko, B6 vitamini ve A vitamini bakımından da zengindir.
• Balıklar: Genellikle omega 3 için önerilen balıklar aynı zamanda yüksek miktarda B12 içermektedir. 100 gram uskumru günlük B12 ihtiyacının 3 katını, somon 3 katını, ton yaklaşık 2 katını, lüfer ise %100’ünü karşılar.
• Sığır Eti, Kuzu Eti: Protein, çinko, demir bakımından zengin olan sığır ve kuzu eti aynı zamanda yüksek miktarda B12 içerir.
• Yumurta, Peynir, Yoğurt, Süt: Kalsiyum, protein, riboflavin (B2 vitamini) ve B12 vitamini içeren süt ve peynir çeşitleri ve yumurta mümkün mertebe her gün tüketilmelidir.
|
|
| |
|
Haber Puanlama |
|
|
Ortalama Puan: 5 Toplam Oy: 2
|
|
|
|
|
|