|
Site İstastiği |
|
|
şu ana kadar 66300428 sayfa izlenimi aldık. Başlangıç: 01/02/2003
|
|
|
|
| |
Gönderen:administrator Tarih: 21/09/2005 09:26
KOLAYA, BOYALI/BOYASIZ GAZOZA HAYIR!!! SÜT İÇMEYE EVET!!!!Sitemizi yakından takip edenler kabul ederler ki, gazlı gazsız, boyalı boyasız meşrubatlarda kullanılan katkı maddelerinin sağlığımıza ve dinî hayatımıza verebilecekleri zararlar çeşitli vesilelerle sitemizde dile getirilmiştir. En son, ilim adamlarımızdan muhterem Prof.Dr. Mustafa Nutku Hocamızın okuma rekoru kırmaya devam eden bilimsel yazısı ile anlamak isteyenler için çok önemli ip uçları ortaya konmuştur. Bu gün sizlere sunduğumuz bu yazımızda; ABD, AB ve Türkiye’de bu ürünlerin tüketimi ile ilgili istatistik bilgiler, bu ürünlerde kullanılan katkı maddelerinin neden olabildiği rahatsızlıklar, yine saygın bir araştırmacı olan Dr. Murat Kınıkoğlu’nun bu konu üzerinde kaleme aldığı bir makalesinden alıntıladığımız çarpıcı ifadeler ve bilinçli bir genç gurubun kola ve gazlı içeceklerde deneye dayalı tespitlerini içeren ve kamu oyuna duyurmamızı istedikleri mesajlarını bulacaksınız. Bilhassa okul döneminin başladığı şu günlerde, pek çok okulda bilinçsiz ve zararlı beslenme alışkanlıklarına maruz bırakılan çocuklarımızın süte dayalı doğru ve sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazanmalarından sorumlu olan anne, baba ve okul yöneticilerinin bu yazımızı ibretle ve dikkatle okumalarını öneririz.
GIDA RAPORU
Meşrubatçılar Derneği yetkililerinden alınan bilgiye göre, ülkemizde gazlı içeceklerin oluşturduğu sektörde 39 marka bulunuyor ve 5 büyük ölçekli firma faaliyet gösteriyor. 2003 yılında 1 milyar 950 milyon litre olan gazlı içecek tüketimi, 2004 yılında %15 artarak 2milyar400 milyon litreye ulaşmış. Bu tüketimin %67 sini kolalı içecekler, %33 ünü ise sade ve meyve aromalı gazozlar oluşturuyor. Bu rakamlara göre Avrupa’da 6.cı, kişi başına tüketim bakımından ise 23.cü konumda yer alıyoruz. AB’de kişi başına yıllık tüketim 71.7 litreyi bulurken, ülkemizde 33 lt civarında bulunuyor. ABD’de ise kişi başına yıllık tüketim 197 lt.dir. Buna karşılık ABD’de kişi başına yıllık süt tüketimi 200 lt. iken bizde sadece 18 lt.dir.
Gerçekleri yansıtmayan aşırı abartılı reklâmların yönlendirmesi, bilinçsiz beslenme alışkanlıkları, yeni şeylere karşı hayranlık ve kamu kurumlarının halkı doğru bilgilendirmede gösterdiği acziyet, ister fakir ister zengin muhitlerde olsun kola ve boyalı/boyasız, gazlı/gazsız içeceklere aşırı bir düşkünlüğün oluşmasına sebep olmuştur. Kola ve renkli/renksiz gazozlar artık çoğu ailelerin olmazsa olmaz içeceği haline gelmiştir. Sofraya oturulunca hemen bardaklara su yerine kola, gazoz türü içecekler dolduruluyor.
Peki, bu gelişi güzel ve bilinçsiz alışkanlıklarımızın sağlığımıza ve dinî hayatımıza zarar verebileceğini neden düşünemiyoruz?
Biz bu tür içeceklerde kullanılan katkı maddelerini bir defa daha toplu halde belirtmeye çalışalım:KOLALI VE GAZLI İÇECEKLERDE KULLANILAN KATKI MADDELERİ:
Fosforik asit: E338
Gazlı ve çeşitli kolalı içeceklerde kullanılmaktadır. Ancak sağlık üzerindeki etkileri tartışılmaktadır. Keskin bir tad sağlar ve diğer doğal benzer tad vericilere nazaran büyük miktarlarda ve ucuzca elde edilebildiği için üreticiler tarafından tercih edilmektedir.
Ancak genç kadınlarda, kemik gelişiminde gıda eksikliği ile ortaya çıkan osteoporoz hastalığı riskini artırmaktadır. Fosfor fazlalığı, zayıf kemik yoğunluğuna yol açabilmektedir. Beslenme uzmanları, vücudun kandaki fosfor-kalsiyum iyonları arasındaki dengeyi sürdürmeye çalıştığını belirtmektedirler. Fosfor fazlalığı oluşunca vücudun kimyasal balans mekanizması bu dengeyi sürdürebil- mek için kemikteki kalsiyumun dışarı çıkarılmasına yol açar. Neticede fosfor-kalsiyum fazlası vücuttan dışarıya atılır ve geride gözenekli ve gittikçe zayıflayan bir kemik yapısı meydana gelir.
Kolalarda kullanılan Kafeinin de aynı sebeplerle son zamanlarda orta yaştaki erkeklerde görülen zayıf kemik yoğunluğuna sebebiyet verdiği şüphesi üzerinde durulmaktadır.
Kafein:
Tüketimi, ekseriya kahve, çay, cola, çikolata, kakao ve son zamanlarda ortaya çıkartılan enerji içecekleri ile olmaktadır. Kafeinin diğer yaygın kaynakları, reçete gerektirmeyen ağrı kesiciler, soğuk preperatlar ve uyarıcı ilaçlardır.
Kafeinli maddelerin kullanımının sonucunda karakteristik etkiler, huzursuzluk, sinirlilik, heyecan, uykusuzluk, yüz kızarıklılığı, fazla idrar ve sindirim şikâyetleri gibi rahatsızlıklardır. Bu semptomlar bazı insanlarda, günlük 250 mgr ‘dan daha küçük dozajlarda tezahür edebilir. Diğer bazılarında ise daha yüksek dozlarda oluşur. Günlük 1gr ‘lık dozlara çıkılması halinde ise, kas seyirmesi, düşünce ve konuşmanın rast gele akması, yorgunluk duymama ve fizikomotor acitasyonu oluşabilir. Daha büyük dozlarda hafif duyumsal rahatsızlıklar, kulak çınlaması, ışığın parlaması gibi rahatsızlıklar rapor edilmiştir. Kafeinin 10 gr’ı geçen dozu ile, ani krizler, nefes alma güçlüğü ve ölümle sonuçlanmalar oluşabilir. Alınan maddelerle girebilecek kafein miktarının kabaca hesabını şöyle yapabiliriz. Bir bardak kahve yaklaşık 100-150 mgr kafein ihtiva eder, bir bardak çay yarısı kadar, bir bardak kola ise 1/3 ‘ü kadar kafein ihtiva eder. Bir bardak enerji içeceğinde ise yaklaşık 100 mgr kafein alınmış olur. Reçete ile satılan kafeinli ilaçlar bir bardak kahvenin ihtiva ettiği kafeinin bir tam üçte biri ile bir buçuk arasında değişmektedir. İstisna olarak migren hastalığı için kullanılan tabletlerin her biri 100 mgr kafein ihtiva ederler.
Kafein, sindirim sistemi ve kalp rahatsızlıklarının gelişmesine ve ağırlaşmasına neden olabilir. Üst karın ağrıları, bazen peptik ülser ve kanamalar oluşabilir. Ekstrem yüksek dozlarda ise ritim bozukluğu eklenebilir, tansiyon düşer ve kan dolaşımı durabilir.
Diğer farklı Teşhisler: Manik olaylar, panik rahatsızlıklar, genel anksiety rahatsızlıkları klinik raporlarda açıklanmıştır.
Boya Maddesi Karamel (E150):
Şekerin yavaş şartlarda 170 C dereceye kadar ısıtılması sonucunda elde edilir. Başta kola olmak üzere çeşitli meşrubat, şekerleme, kek ve bazı hamur işlerinde boya maddesi olarak kullanılır.
Avustralya Hiperaktiv Çocukları Koruma Teşkilatı(HACSG)’na göre alerjik bünyeli insanların kaçınmaları gerektiği ifade edilmektedir.
CO2 Gazı: E290
İnsan sağlığına zararlı bir gazdır. Meşrubatlarla aşırı miktarlarda alınması halinde çeşitli rahatsızlıklara neden olur.
Kola ve diğer Aromalar:
Bütün aromalarda söz konusu olduğu gibi ara işlemlerde ve eritici ortamlarda etil alkolün kullanılabilmesi önem taşımaktadır. Ayrıca, bu tür içeceklerde TSE ve TÜRK GIDA Kodeksi de % 0.5 ‘e kadar alkol bulunabilmesine izin vermektedir.
Enerji içeceklerinde diğer önemli Katkı maddeleri:
Kafein, İnositol, taurine, carnitine, creatine gibi bir Müslüman için kökenleri ve sağlığa zararları sebebi ile çok dikkat edilmesi gereken önemli katkı maddeleridir.
Taurine pankreas salgılarından elde edilen bir maddedir, carnitine ve creatine hayvan kaslarından izole edilerek elde edilen maddelerdir. Kafein bitkiseldir ve bu içecekte 80-150 mgr/340 gr içecek,yani 340 gr enerji içeceğinde 80ila 150 mgr kafein bulunabilmektedir, taurin ise 1200mgr/ 340gr içecek miktarında bulunmaktadır.vs.
Karmin: E120
Renklendirici; böceklerden elde edilir; kozmetiklerde, şampoanlarda, kırmızı elma sularında, şekerlemelerde ve diğer gıdalarda kullanılır; hassas ve asmatik bünyelerde alerjik reaksiyonlara sebeb olabilir. Ayrıca Hanefi mezhebine göre de haramdır.
Sünî Tatlandırıcılar: Aspartam E951, Asesülfan E950, Sakarin E954
Tatlandırıcıların diğer kullanım alanı ise toz ve sıvı içeceklerdir. Bu ürünler’de; Aspartam, asesülfam ve sakarinin kombinasyonu kullanılmaktadır. Şeker hastalarının kullanımı oldukça düşük olması ve kullanan insanların yaş seviyelerinin yüksek olmasına rağmen alzaymer riski oluşturduğu bildirilmektedir. Fakat içeceklerde kullanımı, özellikle aspartamın içinde bulunan fenil alalin isimli amino asitin çocukların zeka gelişimlerini olumsuz etkilediği klinik deneylerle kanıtlanmıştır.
.” Dünyaca kararlarına itibar edilen FDA ‘nın Aspartamlı ürünler için yaptığı açıklama ise şöyle:
“Dikkatle kontrol edilmiş klinik çalışmalar aspartamın allergan olmadığını göstermektedir.Ancak,fenyl alilin’ni vucutta yok edecek enzimi üretemeyen ve kalıtım yolu ile geçen genetik hastalık Phenylketanuria(PKU)’lu insanlar ve kanında yüksek seviyede fenyl alilin bulunan hamile kadınlar aspartam konusunda probleme sahiptirler..Çünkü, onlar aspartamın bileşenlerinden biri olan amino asit fenyl alilin’i effektif olarak metabolize edemezler.Vücut sıvılarındaki bu amino asitin yüksek miktarları,beyin tahribine sebep olabilir.Bu sebeple,FDA aspartam ihtiva eden bütün ürünlerin etiketlerinde fenyl alilin ihtiva ettiğinin açıkça yazılmasının gerektiğini hükme bağlamıştır”
Evet, katkı maddeleri ile ilgili bu bu bilgiler, bu içecekleri sürekli olarak tüketen insanlarımız için nasıl bir risk meydana getirdiklerini çarpıcı bir şekilde ortaya koymaktadır
Geçen ay Akşam gazetesinde, konunun uzmanı olarak Dr. Murat Kınıkoğlu’nun da enfes bir makalesi yayınlanmıştı. Burada, özetle: “Çeşitli muhitlerde yaşayan aileler arasında bir araştırma yapılsa, süt içmeleri gereken çağda kola veya boyalı gazozlar içerek vücutları zehirlenen beyaz suratlı, cılız on binlerce 'kola/gazoz' bağımlısı çocuk bulunacağından eminim. (Keşke üniversitelerimiz bu araştırmalara ayıracak vakit bulabilseler.) Çocuklar cılız; çünkü kolanın ve gazozların şekeri ile karınlarının doyduğunu sanıyorlar; suratları beyaz, çünkü bu grup içeceklerin en büyük yan tesiri bağırsaklardan demir emilimini engellemesidir.
Aşırı kola tüketimi ve kola bağımlılığı yalnız bizim değil zengin ülkelerin de sorunu. Fark şurada; yıllık süt tüketimi kişi başına 200 litre olan Amerikalının sofrasında bir de kola olmasının önemi yok ama onların onda biri kadar bile (18 litre) süt tüketmeyen ülkemizin çocukları için çok büyük önemi var. Zaten yeterli protein alamayan, et yemeyen, süt içmeyen çocuklarımız bir de midelerini kalorisi zengin ama beslenme değeri düşük gazozla şişirince ilerde kavruk, zayıf, kısa boylu insan tipleri ortaya çıkıyor...
Çocuğunuza verebileceğiniz en büyük zarar onu devamlı bir kola ve gazoz içicisi-kola ve gazoz bağımlısı yapmanızdır. Bu kötü alışkanlıktan onu korumanızın en sağlam yolu ise evinize kola ve gazlı içecekler sokmamaktır. Renkli içecekler, her gün alınan, yemek masasının devamlı içeceği olmamalı. Bazılarının yaptığı gibi, buz gibi kolayı kafaya diktikten sonra çocuğuna 'Ama yavrum sen içme zararlıymış...'diyenlerden de olmamalısınız. Unutmayın 'evde çocuk varsa' sofranızda devamlı bulunması gereken tek içecek; su ve süt olmalıdır.
Dünyanın en yararlı içeceği SÜTTEN KORKMAYIN. Yaşlandıkça insanların kalsiyum ve D vitaminine olan ihtiyacı artar, bu nedenle süt, yalnız çocukların değil erişkinlerin ve yaşlıların da temel gıdasıdır. Haziran 2005, Journal of Epidemiyology and Community Health dergisinde yayınlanan bir makalede, Araştırmacıların 665 kişiyi tam 20 yıl boyunca süt içme ve diğer alışkanlıkları açısından günlük takibe aldıklarını, katılanların her 5 yılda bir tam sağlık kontrolünden geçirilerek EKG ve diğer laboratuvar tetkiklerinin yapıldığını. Bir grup tam yağlı süt içerken kontrol grubundaki diğer kişilerin ise yarım yağlı veya tam yağsız süt içtiklerini, çalışmanın sonucunda 'tam yağlı süt içenlerde' ki kalp damar hastalığı ve felç geçirme oranının 'az yağlı veya yağsız süt içenlere' göre DAHA DÜŞÜK olduğu görülüyor. Yani bugüne kadar bize öğretilenlerin tam tersi bir sonuç çıkıyor. Araştırmacılara göre 'Tam yağlı sütün zararlı olduğu görüşünün yeniden tartışılması ve yağlı sütün diyetimiz içinde layık olduğu yeri alması için çalışılması' gerekmektedir.” İfadeleri ile konunun önemi vurgulanmıştır.
Dr Murat Kınıkoğlu’nun şu çarpıcı ve acı tespiti ise ibret vericidir;
”Şuna inanıyorum ki süt; köylü Memet efendinin ineğinin memesinden değil de uluslararası bir firmanın fabrikasından çıkan (formülü gizli!) %500 karla satılan bir içecek olsaydı şu an hepimiz süt içiyor olurduk. Devletin, köylüden soframıza gelirken üç misli kârla satılan sütün halka daha düşük fiyatla ulaşması için gerekli tedbirleri alması lazımdır..”
Özetlersek;
1.Çocuklarımızı renkli/renksiz gazozlardan (ve son günlerin modası enerji içeceklerinden) uzak tutup, onlara süt içme alışkanlığı kazandıralım..
2.Mutlaka her gün bir bardak süt içmeye çalışalım...
Bilimsel verilere dayalı bu açıklamalarımızdan sonra, bir gurup gencin deneylere dayalı olarak hazırlayıp, kamu oyuna da duyurmamızı isteyen ve elektronik posta ile bize gönderdikleri mesajı okumanızı tavsiye ediyoruz.
“COLA ve Faydaları!!!
Büyük olasılıkla az sonra okuyacağınız birçok şeyi siz zaten daha
önceden biliyordunuz. (!) Ya da bilmeyenler "hadi canım, saçmalık " diyeceklerdir.Eğer öyle olduğunu düşünüyorsanız, burada anlatılanlara inanmadıysanız denemesi bir cola parasıdır. Yani markası ne olursa olsun, bir kutu Cola yeterli
Gelelim COLA ile ne gibi pratik işler yapabileceğinize:
TUVALETİ TEMİZLEMEK İÇİN:
Bir kutu kolayı veya gazozu klozetin içine dökünüz. Bir saat kadar bekleyiniz ve sifonu çekiniz. Koladaki sitrik asit helâ taşındaki lekeleri yok edecektir.
KROM TAMPONLARDAKI PAS LEKELERINI YOK ETMEK İÇİN:
Arabanın tamponunu Cola''ya veya gazoza batırılmış bir sigara paketinin içindeki alüminyum folyosuyla iyice ovunuz. Tertemiz olacaktır.
AKÜ KUTUP BAŞLARINDA ÇAPAĞI TEMİZLEMEK İÇİN:
Bir kutu kolayı veya gazozu kutup başlarına dökün ve bütün çapak yok olsun.
PASLANMIŞ BİR CIVATAYI SÖKMEK İÇİN:
Kolaya veya gazoza batırılmış bir bezi bir kaç dakika paslı cıvataya uygulayınız. Bir kaç dakika sonra rahatlıkla dönecek ve çıkacaktır.
ELBİSENİZDEKİ YAĞ LEKESİNİ ÇIKARMAK İÇİN:
Bir kutu kolayı lekeli giyeceklerin üstüne boşaltın, deterjanı ekleyin ve her zaman yıkadığınız gibi yıkayın. Cola yağ lekelerinin yok olmasına yardım edecektir. Ayrıca araba ön camlarındaki her türlü kuş pisliği, yapışan sinekler veya ağaçlardan dökülen toz , polen,yapışkan maddelerin çıkarılması için en iyi madde COLA’lı içeceklerdir.
2001 yılında Delhi Üniversitesinde "kim daha fazla Cola içecek" diye bir yarışma yapıldığında, sekiz litre Cola içerek kazanan ve 10 dakika içerisinde herkesin gözü önünde ölen kişinin haberini duymuşsunuzdur. Neden öldü? Çünkü çok fazla karbondioksit almıştı ve kanında yeterli oksijen yoktu.
Başka bir örnek: Kırılmış dişinizi bir şişe Cola''nin içine koyun ve 10 gün sonra bakın... Diş 10 günde büyük oranda erir. Halbuki dişler ve kemikler ölümden sonra bile en fazla dayanabilen organlarımızdır. Bir şişe kola içerek midenize ve dişlerinize ve bağırsaklarınıza ne yaptığınızı bir düşünün...
Hindistan’da çiftçiler coladan ekstre yapıp haşerelere karşı kullanıyorlar.
Haa... isterseniz bu çok kuvvetli temizleyicinin geriye kalanını içersiniz. Bakın bu da bir fayda. Fayda ise eğer??? :) Peki nedir bu Cola'nın bu kadar zor temizliklerde bile kullanılabilmesinin sebebi? Cola'nin ortalama pH değeri 3.4 tur. Bu asidide dişleri ve kemikleri eritmek için yeterlidir.Temizliklerde bu kadar etkili olmasının sebebi budur. Aslına bakarsanız Cola ve gazozlarla dünyada kimsenin tavsiye edemeyeceği kadar KARBONDİOKSİT içiyoruz. Hani şu dışarı atmak için devamlı nefes alıp verdiğimiz, atmak için uğraştığımız KARBONDİOKSİT!
Peki, bunları niye yazdık ve niye herkes okusun istiyoruz? Bu Cola ile ilgili gönderilen yazı; genç bir grubun ortak platformlarda aldıkları bir kararın ürünüdür. Bu yazı İnternet üzerinden gönderilerek yayılması amaçlanmıştır. Zaten onlar da büyük kartellerden boyalı medyadan ya da yaz eylemcisi kimi sivil toplum örgütlerinden destek beklemiyorlar. Bu kadar zararlı bir içecek nasıl olurda bu kadar bilinçsizce tüketilebilir ve ikisi Amerikan firması olmak üzere bu şirketler bu kadar kâr elde edebilir? İşte bu bilinçsizliği önlemek için çevrenize, sevdiklerinize ve özellikle çocuklarınıza bunları anlatın.”
Kaynakça:
1- from the Diagnostic and Statistical Manual III-R (DSM III-R), Copyright 1987, 1994 American Psychiatric Association.
2- Wikipedia, the free Ansiclopedia
3- www.drowning.com/caffeine.html
|
|
| |
|
Haber Puanlama |
|
|
Ortalama Puan: 4.27 Toplam Oy: 177
|
|
|
|
|
|